Şiirleri

Sessizce aklımdan uzaklaştım Uzunca, karşılaşmayacağım bir yere Ve dayadım sırtımı keder denen şeye Ve çektim ayaklarımın altına içimi boğan sıkıntıları...
Yüzümü görmek istiyormuş hayat Hangi yüzle? Bana en yakın mevsimde yaptıkların yetmedi mi? Üşümüş ellerim şimdi yeni bir sevda elinde...
Ey firak denen serseri! Gelme üstüme, harem mevsimi bilmem sıkarım Dokunma bana, Yüzünün rengini çizer, parçalarım. Ey firak denen serseri...
Ah! Halden anlamaz yüreğim Yaptığını beğendin mi? Bir soluk namahrem cümleler mırıldayayım diye uzaklaşmıştım Celal Demir
Giderdim şiirlerin ta en tepesine Ve yazardım en bakirce cümleleri Arar bulurdum seni dizelerimin orta yerinde Ve çıkmazdım hiç vefanın...
Düşlerime sığındım Yıkılırken zihnimdeki sevinç dizeleri Kendime adadım hüznü boy boy büyürken çocukluk yılları hüznün Celal Demir
Aşkın gözü körmüş Dünyanın da iki gözü Evlendirsek mi ne! Sonra da Züleyha ile bir taht kurup temaşa etsek mi...
Tadilat var! Ruhumun mahzenine iniyorum tadilat var Aklımı başımdan alıyorum terkibat var Habersiz misafirleri yakıyorum kıyam var Dokunmayın bana cellâdımı...
Nereden bulaştı bu hüzün bana Alıp gezdiriyor beni  gittiği her yere ‘’Göz koydum öğrettiklerine’’ dedimse namerdim Yüküm hafif, dünyayı da...
Hüznün düştüğü yerdeyim Anne Şu sıralar yer arıyorum üzülmemek için Anne Boş vermişliğin kollarına verdim kendimi Anne Ve boşa saldım,...
Sahi sabah namazı’nın vaktini sadece imamlar mı bilir Anne? Gecenin bağrına saklanmış sevdalılar bilmez mi Anne? Şiirlerimle yaşıt olanlar, şiirlere...
Ey nefis, yüzün gün görmesin; aldattın beni Geceyi gündüze katsam, bir neslin ibadetini de işlesem Yine temizleyemem arkanı Celal Demir
Düşen hamile bir cümleye bağladım Dostumun kursağındaki ilgiyi Ah yüreğim, sana doğru gelen hangi cümlenin zifafında Tezyine bürünüp kapıda amade...
Ey hüzün hazretleri, seni en çok bu mevsimde sevdim En çok bu baharda ziyafetlerime buyurdun. Nereye saklansam elinle koymuş gibi...